Dünya üzerinde yaklaşık 3000 den fazla farklı dil konuşulduğu söyleniyor. Nasıl ortaya çıktıkları, nasıl bugüne kadar devam ettikleri hep merak konusu oldu.Bugüne kadar medeniyetin tekerleğin icadıyla başladığı öğretildiği halde ben ilk insanların el becerilerini geliştirmeleriyle başladığına inanıyorum.
Dilin size katacağı artı değerin maksimum olması için o yabancı dili nerede kullanmak istediğinize karar vermeniz gerekir. Sosyal hayatınızda mı? Çalıştığınız işte mi? Veya eğitimde mi?sizde farkındalık yaratarak müthiş bir özgüven sağlayacaktır.sizde farkındalık yaratarak müthiş bir özgüven sağlayacaktır. Hangisinde olursa olsun en az bir yabancı dili bilmeniz sizde farkındalık yaratarak müthiş bir özgüven sağlayacaktır.
Bugüne kadar medeniyetin tekerleğin icadıyla başladığı öğretildiği halde ben ilk insanların el becerilerini geliştirmeleriyle başladığına inanıyorum. Bu sayede üretmeye başladılar. Kendilerine barakalar, avcılık için aletler vb. yaptılar. Elleriyle bir şeyler ürettikçe beyinlerinin gelişimi de arttı. Böylece bu tür şeyleri uygulayarak beyin edinimleri gelişti. Bilişsellik başladı. Bu olay bir döngüye döndü. Önce eller beyinler sonradan beyinleri ellerini kullanmalarını geliştirdi.Bu prensip genellikle anne, baba, evet, hayır, su, yiyecek gibi zorunluluk kelimeleri için de geçerlidir.
Daha sonra insanlar belirli sesler için negatif tonlar verdiler.Çünkü ilk seslerin doğayı taklitle çıkarıldığını farzedersek yırtıcı hayvanların dişleri, sokma, pençe tehlike olarak algılandı ve bu tür sesler daha keskin, sert, açısal ağız formu ve diğer seslerden daha gergin, sıkışık çene formu ile çıkarılmaya çalışıldı. Genel olarak zararlı anlam ifade eden kelimeler sert seslilerdir ve erken Yunanca'daki " kakos " (şeytan), "chaos" (kaos) gibi gergin bir ağız ve kilitli çenelerle söylenmiştir. Bunların tersine " hidro " (su) ve "hellios" (güneş) negatif olmayan yumuşak seslerdir. Nihayetinde telaffuzu daha kolay hece ve kelimelerle yani bebekler gibi konuşmaya çalıştılar. Fiiller, karmaşık değiştiriciler ve söz dilimleri olmadan.
Birleşik organizasyonlar daha ileriki medeniyetlerde ortaya çıktı. Böylece insan beyni, boyutu, bilinci ve zekası daha yerleşik toplumlarda yaşamaya başlandıkça arttı. Bunun neticesinde baştan bir kaç sıfat ve fiil ve çok sonraları bağlaç, zarflar ve fiiller geldi. Burada şu sonucu çıkarabiliriz. Görüldüğü gibi ilk hece ve kelimeler bebeklerden kaynaklanıyor. Bunu anne babalarına seslenmek, ilgi alanlarını yerine getirmek için kullandılar. Mesela " pain " ağrı gibi. Sonuç olarak baştan hırıltılı ve homurdanma olan doğa seslerini tekrar ederek konuşma sürekli olarak değişti ve bugüne gelindi.
Diller coğrafik yapı ve kültüre göre değişiklik kazanmıştır.Eskimolar için sadece bir tek " at " kelimesi varken Türkler için atın yaşına, rengine,cinsine göre değişik kelimeler kullanılır. Türkler sadece " kar " kelimesi kullanırken Eskimo dilinde kar yağışını tanımlayan 32 kelime vardır.
Dilin kökeninin bebekler gibi başladığını söylemiştik. Mesela Türkler tavuğu çağırırken " bili-bili demişler, İngilizler " duydukları bir sese istaneden " chuck-chuck " diyerek çağırmışlardır. Türkler yürüyüş sesi için " rap-rap" demişler İngilizler " trample " demişlerdir.
Sonuç olarak kısaca dillerin duyulan seslerin tekrar edilerek ortaya çıktığını varsayarsak bu sistematiğin dil öğrenirken ilk sırada olduğunu kabul edebiliriz.
YABANCI DİLİ NİÇİN ÖĞRETEMİYORUZ? YABANCI DİL ÖĞRETİMİNDE İLETİŞİMSEL DİL ÖĞRETİM YÖNTEMİNİN İNCELENMESİ ÜZERİNE BİR ÇALIŞMA
Yazar : Cem ÖZKURT
Geçen zaman içerisinde Dil Öğretimi Yöntemleri birçok değişikliğe uğramıştır.Bu çalışmada, var olan birçok dil öğretimi yaklaşımının...
More